HÜDA PAR: 4/B statüsündeki personele ‘Aile Birliği Hakkı’ tanınmalı!
4/B statüsündeki personele ‘Aile Birliği Hakkı’nın verilmesi gerektiğine dikkat çeken HÜDA PAR, “Bu mağduriyetlerin ortadan kaldırılması için gereken adım ivedilikle atılmalıdır” çağrısında bulunuldu.
HÜDA PAR Sosyal İşler Başkanlığı, 4/B statüsündeki personele ‘Aile Birliği Hakkı’nın verilmemesine dair yazılı bir açıklamada bulundu. Yapılan açıklamada farklı kentlerde ayrı durumda yaşamak durumunda bırakılan eşlerin, bu konuda çözüm beklediğine işaret eti.
Kamu personel sisteminin, yıllardır bu ülkenin çözülemeyen sorunlarından biri olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Ücretli, sözleşmeli, kadrolu gibi farklı statüler, özlük hakları bakımından eşitsizliğin temelini oluşturuyor.” denildi.
“Tayin hakkının bir türlü verilmemesi mağduriyetler oluşturuyor”
Tayin hakkının verilmemesiyle oluşan sorunlara dikkat çekilen açıklamada, “Sözleşmeli personelin sıklıkla dile getirdiği aile birliğinin korunmasını kapsayacak tayin hakkının bir türlü verilmemesi, devam eden mağduriyetlerden biri olarak çözüme kavuşturulmuyor. Bu minvalden, yeni atananlar yıllarca eş durumu mazeretleri olduğu halde tayin hakkından yararlanamıyor.
Ayrı yerlerde yaşayan yeni evli sözleşmelilerin, bir araya gelerek aile birliklerini sağlamaları için 4 yıl beklemeleri gerekiyor. 2016 yılında çıkarılan 663 sayılı KHK ile 4/B statüsündeki personele, daimi kadroya geçiş için 4+2, yani 4 yıl sözleşmeli 2 yıl da kadrolu çalışma şartı getirildi. Kanun hükmünde bu kararname sözleşmeli kamu personeline, eş durumu özrüyle tayin talep etme hakkı tanımadı. Diğer mazeretler tanınmaya devam etti, fakat memur sadece aile birliği mazereti nedeniyle tayin istemiş ve isteği gerçekleşmişse, kadroya geçme şansı 6 yıl daha ötelenmiş olacaktı. Yani tayin oluncaya kadar geçirdiği çalışma süresi yok sayılarak 4+2 yıl şartına bağlı süre sıfırdan başlayacaktı. Bunun değiştirilmesi gerekiyordu ve 4+2, önce Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı sözleşmeli çalışanları için 3+1 süre şartına indirildi.
Değişiklik, süreyle sınırlı kaldı ve eş durumu/aile birliği gerekçesi, tayin için mazeret olarak kabul görmedi. Sözleşmeli kamu personeli 3 yıl aynı kurum ve aynı yerde çalıştıktan sonra o kurumda kadro ihdası varsa, kendisi de daimi statüye geçtikten sonra eşinin yaşadığı yere tayin istemek için bu sefer 1 yıl daha beklemek zorundadır.” ifadelerine yer verildi.
“Devlet memurunun; can güvenliği, sağlık ve engellilik mazeretiyle tayin isteme hakkı var”
Sağlık Bakanlığı gibi Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının da tayin etme hakkını vermesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada, “Devlet memurunun; can güvenliği, sağlık ve engellilik mazeretiyle tayin isteme hakkı var, ama evlilik gibi eşlerin hayatlarındaki bu dönüm noktası için, tayin hakkı tanınmıyor. Eşiyle aynı ilde yaşama hakkını çalışanından esirgeyen kurumlar da maalesef Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı. Sağlık Bakanlığı, çalışanlarına aile birliği mazeretiyle tayin talep etme hakkını tanıdı. Ancak personelin bütün istem ve ısrarlarına rağmen diğer iki kurum hâlâ bu yönde bir düzenleme yapmadı.
Devlet memuru olmayan veya kendi kurumu dışında çalışan, ticaret yapan, şirket sahibi eşinin yanına devlet memuru olan eş, tayin hakkını elde edemediği için gidemiyor ve bu sefer karı koca farklı kentlerde ve yerlerde yaşamlarını sürdürmek zorunda kalıyor. Bu konudaki psikolojik, ekonomik ve sosyal sıkıntıların yanında yeni evlilerin farklı yerlerde ev kurmak durumunda kalmaları da ayrıca trajikomik bir durum oluşturuyor. ” diye kaydedildi.
“Bu mağduriyetlerin ortadan kaldırılması için gereken adım ivedilikle atılmalıdır”
Mağduriyetlerin ortadan kaldırılması için yetkililere çağrıda bulunulan açıklamada, “Bu duruma çözüm üretemeyen kurumlar olarak Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının olması ayrıca dikkat çekici ve bir o kadar da ilginç olarak değerlendiriliyor. Ailenin birliğinden, bireylerin eğitiminden, insanların sosyal bilinç, eğitim, huzur ve değerlerinden özellikle dem vuran bu iki kurumun aile birliği mazeretini görmezden gelmeleri kabul edilemez. Bu mağduriyetlerin ortadan kaldırılması için gereken adım ivedilikle atılmalıdır. Farklı kentlerde ayrı durumda yaşamak durumunda bırakılan eşler, bu konuda çözüm beklemektedir.” denildi.